![]() | |
![]() | #1 |
![]() Üyelik Tarihi: 14 Kasım 2024 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() | Uçurtma Avcısı - Khaled Hosseini
Emir ve Hasan, Kabil’de, monarşinin son yıllarında birlikte büyüyen iki çocuktur. Emir, zengin ve yardımsever bir iş adamının oğludur. Hasan ise, ülkede pek sevilmeyen bir Hazara çocuğudur. Hasan’ın babası Ali'nin, Emir’in babasıyla yakın bir arkadaşlığı vardır ve aynı zamanda onun hizmetini yapmaktadır. Hasan okumayı ve yazmayı bilmez. Emir, Hasan’a yazdığı hikâyeleri okur. Bir gün Emir bir hikâye yazarken, o esnada Emir'in babasının en yakın dostu olan Rahim Han içeri girer ve yazdığı hikâyeyi okumak istediğini söyler. Okuduktan sonra çok beğendiğini ve iyi dileklerini iletir. Kabil’de her yıl düzenli olarak uçurtma şenliği düzenlenir. Bir gün uçurtma yarışı yapılır ve bu yarışmaya Emir ve Hasan da katılır. Yaklaşık 100 uçurtmadan sadece iki uçurtma kalmış ve son uçurtmayı da Emir koparmış ve kazanmıştır. Hasan kopan uçurtmayı yakalamak için Emir’e söz verir ve uçurtmanın peşinden koşar. Hasan uzun bir süre sonra gelmez. Emir, Hasan’ı merak eder ve onu aramaya başlar. Yaşlı bir satıcıya Hasan'ı sorar. O da elinde uçurtmayla, onu kovalayan birkaç çocuktan kaçarken gördüğünü söyler. Emir bunun üzerine tedirgin olur ve aramaya devam eder. Kısa bir süre sonra bir ses duyar, hemen oraya yönelir. Orada, mahallenin en kötü çocuğu olan Assef ve arkadaşlarının Hasan’ı kıstırdığını görür. Hasan'ın elindeki uçurtmayı isterler. Hasan ise cesur ve hiç tereddütsüz bir şekilde “Hayır, uçurtmayı Emir Ağa'ma götüreceğime söz verdim.“ der. Assef, o zaman Hasan'a hayatı boyunca unutamayacağı bir şey yaşatacağını söyler ve arkadaşlarıyla birlikte Hasan'ı dövdükten sonra ona tecavüz eder. Bütün bu olanları bir duvarın ardından gizlice izleyen Emir ise korkar ve hiçbir şey yapmadan, arkasına bile bakmadan koşarak oradan uzaklaşır. Emir, o günden sonra Hasan'ın yüzüne bir daha bakamaz ve ondan utanır. Hasan her gün Emir'in işlerini erkenden bitirip ona gözükmeden geri yatar. Emir, babasına Ali ve Hasan'ın artık burada kalmalarını istemediğini söyler ama babası bu söylediklerine sinirlenip Emir'e ters tepki verir. Bu duruma dayanamayan Emir, Hasan'ı bu sefer hırsızlıkla suçlar. Ali, artık daha fazla hizmetlerinde çalışamayacağını söyler ve Hasan'la oradan ayrılırlar. Kabil’de çıkan devrim savaşı nedeniyle Emir ve babası ülkeyi terk ederler. Hayatlarını ABD'de, Kaliforniya'da sürdürmeye başlarlar. Ama Emir, geçmişte yaşadıklarını unutamaz. Hasan’a yaptıklarından dolayı büyük utanç duyar. Emir zamanla büyür ve okulundan mezun olur. Babası ise artık bir bit pazarında çalışmaktadır. Emir, pazarda saygın bir kişi olan General Taheri’nin yegâne kızı Süreyya’ya âşık olur. Bu sırada Emir, bir kitap yazmaktadır. Emir, sonra Süreyya ile evlenir. Evlendiklerinden bir ay sonra Emir’in babası ölür. Emir çok üzülür. Kısa bir süre sonra da Emir’in yazmış olduğu kitap yayımlanır. O gün Emir’e Pakistan'dan bir telefon gelir. Arayan Rahim Han’dır. Rahim Han, Hasan’ın başının belada olduğunu söyler ve Emir’i Pakistan’a çağırır. Emir, duyduklarının üzerine dayanamayıp Pakistan’a gider. Yanında Rahim Han’a hediye olarak, yazmış olduğu kitabı getirir. İçinde ise "Rahim Han'a... Daha yazmayı bile öğrenememişken, o hikayelerimi dinlerdi." yazıyordur. Fakat Rahim Han çok hastadır. Emir'e Hasan'ın yazmış olduğu mektubu verir. Hasan ona mektup da yazmayı güzelce öğrenene kadar yazmadığını, yeni yeni İngilizceyi öğrenmeye çalıştığını, Farzana adında bir karısının ve Sohrab isminde bir de oğlunun olduğunu söyler. Rahim Han, Hasan'ın bir çatışma sırasında öldüğünü ve karısının da onu kurtarmak isterken vurulduğunu da anlatır. Emir, Sohrab'ı sorar. Onun da yetimhanede olduğunu öğrenir. Ayrıca Emir, babasının kendisini yıllarca kandırdığını ve Hasan'ın kardeşi olduğunu öğrenir. Emir, Rahim Han'ın ayarladığı bir şoför (Ferit) ile Kabil’e gider. Vicdanını rahatlatmak için eline fırsat geçer. Kabil’e döndüğünde her şeyin daha kötüye gittiğini fark eder. Sohrab’ı ararlar ve uzun süre sonra onun izini bulurlar. Bir adamla tanışır ve onun karşısına tek başına çıkar. Ona ne için Kabil’de olduğunu anlatır. Adam sonra Sohrab’ı çağırır. Onu köle gibi kullanmaktadır. Daha sonra Emir, adamın Assef olduğunu anlar. Assef ile Emir tartışırlar ve Assef Emir’i fena bir biçimde döverken Sohrab, Emir’in Hasan’a hediye ettiği sapanı çıkararak Assef’in sol gözünü isabet alır ve vurur. Assef acıyla bağırır. Onlar da kaçar. Ferit kapıda bekler, arabaya atladıkları gibi Pakistan’a giderler. Emir, Rahim Han'ın hayatını kaybettiğini öğrenir. Emir, Süreyya’yı arar ve olanları ona anlatır. Emir Sohrab’ı da yanına alarak Kaliforniya'ya döner. Süreyya ile Emir'in uzun zamandır çocukları olmadığı için Sohrab'ı çocukları gibi büyütmek isterler. Süreyya’nın babası bu duruma karşı çıkar, ama Süreyya babasına gerekli cevabı verdikten sonra bir şey söyleyemez. Bir gün birlikte bir parka giderler. Emir, Sohrab’a orada gördüğü bir uçurtmayı alır ve ona uçurmayı öğretir. Şimdi Hasan’ın yerinde oğlu Sohrab vardır. Yani makarayı o tutuyordu, ipi ise Emir... Beraber parktaki çocuklarla yarışarak diğer uçurtmaları koparırlar. Emir, Hasan'ın uçurtma koparma taktiklerini Sohrab'a öğretir. Emir, son kopan uçurtmayı yakalayacağına dair Sohrab’a söz verdikten sonra uçurtmanın peşinden deliler gibi, çocukça koşmaya başlar.
Emir ve Hasan, Kabil’de, monarşinin son yıllarında birlikte büyüyen iki çocuktur. Emir, zengin ve yardımsever bir iş adamının oğludur. Hasan ise, ülkede pek sevilmeyen bir Hazara çocuğudur. Hasan’ın babası Ali'nin, Emir’in babasıyla yakın bir arkadaşlığı vardır ve aynı zamanda onun hizmetini yapmaktadır. Hasan okumayı ve yazmayı bilmez. Emir, Hasan’a yazdığı hikâyeleri okur. Bir gün Emir bir hikâye yazarken, o esnada Emir'in babasının en yakın dostu olan Rahim Han içeri girer ve yazdığı hikâyeyi okumak istediğini söyler. Okuduktan sonra çok beğendiğini ve iyi dileklerini iletir. Kabil’de her yıl düzenli olarak uçurtma şenliği düzenlenir. Bir gün uçurtma yarışı yapılır ve bu yarışmaya Emir ve Hasan da katılır. Yaklaşık 100 uçurtmadan sadece iki uçurtma kalmış ve son uçurtmayı da Emir koparmış ve kazanmıştır. Hasan kopan uçurtmayı yakalamak için Emir’e söz verir ve uçurtmanın peşinden koşar. Hasan uzun bir süre sonra gelmez. Emir, Hasan’ı merak eder ve onu aramaya başlar. Yaşlı bir satıcıya Hasan'ı sorar. O da elinde uçurtmayla, onu kovalayan birkaç çocuktan kaçarken gördüğünü söyler. Emir bunun üzerine tedirgin olur ve aramaya devam eder. Kısa bir süre sonra bir ses duyar, hemen oraya yönelir. Orada, mahallenin en kötü çocuğu olan Assef ve arkadaşlarının Hasan’ı kıstırdığını görür. Hasan'ın elindeki uçurtmayı isterler. Hasan ise cesur ve hiç tereddütsüz bir şekilde “Hayır, uçurtmayı Emir Ağa'ma götüreceğime söz verdim.“ der. Assef, o zaman Hasan'a hayatı boyunca unutamayacağı bir şey yaşatacağını söyler ve arkadaşlarıyla birlikte Hasan'ı dövdükten sonra ona tecavüz eder. Bütün bu olanları bir duvarın ardından gizlice izleyen Emir ise korkar ve hiçbir şey yapmadan, arkasına bile bakmadan koşarak oradan uzaklaşır. Emir, o günden sonra Hasan'ın yüzüne bir daha bakamaz ve ondan utanır. Hasan her gün Emir'in işlerini erkenden bitirip ona gözükmeden geri yatar. Emir, babasına Ali ve Hasan'ın artık burada kalmalarını istemediğini söyler ama babası bu söylediklerine sinirlenip Emir'e ters tepki verir. Bu duruma dayanamayan Emir, Hasan'ı bu sefer hırsızlıkla suçlar. Ali, artık daha fazla hizmetlerinde çalışamayacağını söyler ve Hasan'la oradan ayrılırlar. Kabil’de çıkan devrim savaşı nedeniyle Emir ve babası ülkeyi terk ederler. Hayatlarını ABD'de, Kaliforniya'da sürdürmeye başlarlar. Ama Emir, geçmişte yaşadıklarını unutamaz. Hasan’a yaptıklarından dolayı büyük utanç duyar. Emir zamanla büyür ve okulundan mezun olur. Babası ise artık bir bit pazarında çalışmaktadır. Emir, pazarda saygın bir kişi olan General Taheri’nin yegâne kızı Süreyya’ya âşık olur. Bu sırada Emir, bir kitap yazmaktadır. Emir, sonra Süreyya ile evlenir. Evlendiklerinden bir ay sonra Emir’in babası ölür. Emir çok üzülür. Kısa bir süre sonra da Emir’in yazmış olduğu kitap yayımlanır. O gün Emir’e Pakistan'dan bir telefon gelir. Arayan Rahim Han’dır. Rahim Han, Hasan’ın başının belada olduğunu söyler ve Emir’i Pakistan’a çağırır. Emir, duyduklarının üzerine dayanamayıp Pakistan’a gider. Yanında Rahim Han’a hediye olarak, yazmış olduğu kitabı getirir. İçinde ise "Rahim Han'a... Daha yazmayı bile öğrenememişken, o hikayelerimi dinlerdi." yazıyordur. Fakat Rahim Han çok hastadır. Emir'e Hasan'ın yazmış olduğu mektubu verir. Hasan ona mektup da yazmayı güzelce öğrenene kadar yazmadığını, yeni yeni İngilizceyi öğrenmeye çalıştığını, Farzana adında bir karısının ve Sohrab isminde bir de oğlunun olduğunu söyler. Rahim Han, Hasan'ın bir çatışma sırasında öldüğünü ve karısının da onu kurtarmak isterken vurulduğunu da anlatır. Emir, Sohrab'ı sorar. Onun da yetimhanede olduğunu öğrenir. Ayrıca Emir, babasının kendisini yıllarca kandırdığını ve Hasan'ın kardeşi olduğunu öğrenir. Emir, Rahim Han'ın ayarladığı bir şoför (Ferit) ile Kabil’e gider. Vicdanını rahatlatmak için eline fırsat geçer. Kabil’e döndüğünde her şeyin daha kötüye gittiğini fark eder. Sohrab’ı ararlar ve uzun süre sonra onun izini bulurlar. Bir adamla tanışır ve onun karşısına tek başına çıkar. Ona ne için Kabil’de olduğunu anlatır. Adam sonra Sohrab’ı çağırır. Onu köle gibi kullanmaktadır. Daha sonra Emir, adamın Assef olduğunu anlar. Assef ile Emir tartışırlar ve Assef Emir’i fena bir biçimde döverken Sohrab, Emir’in Hasan’a hediye ettiği sapanı çıkararak Assef’in sol gözünü isabet alır ve vurur. Assef acıyla bağırır. Onlar da kaçar. Ferit kapıda bekler, arabaya atladıkları gibi Pakistan’a giderler. Emir, Rahim Han'ın hayatını kaybettiğini öğrenir. Emir, Süreyya’yı arar ve olanları ona anlatır. Emir Sohrab’ı da yanına alarak Kaliforniya'ya döner. Süreyya ile Emir'in uzun zamandır çocukları olmadığı için Sohrab'ı çocukları gibi büyütmek isterler. Süreyya’nın babası bu duruma karşı çıkar, ama Süreyya babasına gerekli cevabı verdikten sonra bir şey söyleyemez. Bir gün birlikte bir parka giderler. Emir, Sohrab’a orada gördüğü bir uçurtmayı alır ve ona uçurmayı öğretir. Şimdi Hasan’ın yerinde oğlu Sohrab vardır. Yani makarayı o tutuyordu, ipi ise Emir... Beraber parktaki çocuklarla yarışarak diğer uçurtmaları koparırlar. Emir, Hasan'ın uçurtma koparma taktiklerini Sohrab'a öğretir. Emir, son kopan uçurtmayı yakalayacağına dair Sohrab’a söz verdikten sonra uçurtmanın peşinden deliler gibi, çocukça koşmaya başlar.
__________________ ~KENDİ HİKAYEM‘İN KAHRAMANIYIM~💜 |
![]() |
IRCForumu.Net - Reklam Alanı | |
|
![]() |
Etiketler |
avcısı, hosseini, khaled, uçurtma |
IRCForumu.Net - Sponsor Bağlantılar | |
|
Seçenekler | |
Stil | |
| |